Ana Sayfa / FORUM / Mustafa OKAT yazdı, Almanya ve Belçika’da evim sırtımda…

Mustafa OKAT yazdı, Almanya ve Belçika’da evim sırtımda…

İtalya, Trieste limanından yükümü aldım. Adres Almanya’nın Passau şehrine gidiyoruz. Avusturya sınırından gece yarısı hareket etmemiz lazım. Hesaplamaları yapıyor, ona göre yatış ve kalkış saatlerimi belirlemeye çalışıyorum. Aynı zamanda Almanya’ya gideceğimiz  İmsan’da garaj bekçimiz Demirkıran’nın oğlu Abdurrahman kardeşimiz de var. Hoş sohbetler ediyor, planlarımızı birlikte yapıyoruz. Beklenen saat geziyor ve peşpeşe yola koyuluyoruz. Benim aracıma yakıt almam gerektiği için yakın bir petrolde durup, yakıtımı tamamlıyorum. Ufak bir molanın ardından yine birlikte yola koyuluyoruz. Gişelerden geçiyoruz, arkamdan bir araç beni takip ediyor, ben de Abdurrahman kardeşim peşimden geliyor derken, telefonum çaldı.

“Hocam ben bariyerlerden geçemedim.” demez mi? Sağa çekip aracı park ediyorum. Abdurrahman, biletli yerden geçip bana ulaşıyor. Ya peki, gişelerden tekrar çıkışta problem olursa ne olacak? Abdurrahman’a sen önden gişelere gir, ben arkana başka araç yanaştırmam, geçemezsen bir çaresine bakarız.” diyorum. Gişelerin çıkışında neyse ki bir sorun yaşanmıyor. Neden bariyerler açılmadı? Anlam veremiyoruz.

Avusturya sınırında uygun geçiş zamanını bekliyoruz. Diğer firmaların araçlarıyla birlikte hareket ederek Almanya gümrüğüne ulaşıyoruz. İyice dinlendikten sonra Abdurrahmanla yollarımız ayrılıyor. Yük boşaltma adresleri farklı çünkü.

Almanya’nın kuzeyinde bulunan Passau şehrine geliyorum. Yükümü boşaltıyorum. Yeni yükleme adresim geldi bile. Belçika’nın Anvers şehrine gidiyorum. Bin ikiyüz kilometre yolum var. “Gece uygun bir yerde yat molası verip, ertesi sabah adreste olurum.” Diye düşünüyorum. O da ne! Yarım saat gitmeden tırlar sağ şeritte bekliyor. Ben de şeridime girip beklemeye başlıyorum. Arada bir imil imil gidip duruyoruz. Tam iki saat böyle devam ediyor. Beş kilometreyi üç satte gidiyorum. Yolda kaza olmuş, tıkanıklığın sebebi buymuş. Allah kaza bela vermesin. Yola devam ediyorum. Geceyi geçirecek uygun bir park yeri aramaya başlıyorum. Neyse şanşlıymışım, bir araç tam çıkarken ben onun yerine dalıveriyorum. Güzel bir uykunun ardından sabah yola koyuluyorum. Yükleme adresime geliyorum. Her yer açık, bizim adres kapalı. Yarım saat yükleme ofisini arayıp duruyorum. Derken bir araç geliyor, içerisinden çıkan kişi bana “Erken geldiniz, pazartesi yükleme yapılacak” demiyor mu! Sağlık olsun diyor,  aracımı uygun bir yere park ediyorum.

Düzce plakalı başka bir tır şoförü Olcay Aktaş kardeşimiz de adresini bulamamış, O da yarım saatlik arayış sonrasında adresini benim de yardımımla buluyor. Hoş sohbet ediyoruz. Olcay’la birlikte yemek yemek nasip olmuyor, süresi kısıtlı olduğu için yola erken çıkıyor. Yolun açık olsun diyerek Olcay’ı da uğurluyorum.

Anvers şehrini gezmeye başlıyorum. Burada kadınlar, küçük çocuklarını bisikletin önündeki sepete koyup, bisiklet yolunda gidiyor. Her yerde bisiklet var diyebilirim. Bisiklet kullanırken gece mutlaka bisiklet lambasını yakıyor, kask kullanıyor, fosforlu yelek giyiyorlar. Trafik ışıklarına da yolda araç olmazsa bile uyuyorlar. Burada çok eski bir hayvanat bahçesi varmış, gezeyim diyerek bir saat yol yürüyorum. Giriş, otuz euro, yuh yani ! diyorum. Bulunduğum yere yakın geniş bir nehir var. İçerisinde büyük yük gemileri gidip geliyor. Hava serin biraz da dinlenmem lazım…

PAYLAŞIN
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  

Hakkında admin

Tekrar kontrol edin

İsveç’in NATO’ya katılımına ilişkin teklif Meclisten geçti

İsveç’in NATO’ya Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi, Meclis Genel Kurulunda kabul ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir