Ana Sayfa / FORUM / Mevlüt BOZKUR yazdı, Mutluluk

Mevlüt BOZKUR yazdı, Mutluluk

Her insanın bir dünyası vardır. İnsan kendi olanak, bilgi birikimi, inandığı değer ve düşünceler etrafında bu dünyayı oluşturmuştur. Kim ne derse desin insan bu dünyada kendi gerçekleriyle yaşar. Ve kendi gerçekleriyle yaşadığı bu dünyası herkes için özeldir, gizlidir. Genelde bu dünya sırlarla doludur. Günün moda deyimiyle kankalar/dostlar bile bu dünyanın gizemlerini bilmez. Kişi istediği oranda ve istediği kadar bu dünyasını çevresiyle paylaşır. Genelde çevrenin kendinden beklentileri ve kişinin göstermek istedikleri doğrultusundadır bu paylaşımlar. Oysa insanın kendi dünyasında yaşadıkları ile dıştan görünenler çok farklı olabiliyor.

Bir yönüyle çok mazbut veya mutlu görülen biri hiçte düşünüldüğü gibi değildir belki de. Biz öyle görüyoruz veya o kadarını görüyoruz. Ve bunu o insanla yakınlaştığımız, paylaşımda bulunduğumuz andan itibaren fark edebiliyoruz çoğunlukla.

Hepimiz çevremizdekilerin, arkadaşların, komşuların vs. bu durumlarına onlara yakınlaştığımız oranda tanık olmuşuzdur. Bu tanıklıktan önce belki de örnek gösteriyorduk, imreniyorduk. Ama dünyalarına yaklaştıkça aslında oralarda da fırtınalar, depremler yaşandığını görüyoruz. Çok mutlu gördüğümüz birinin aslında mutlu olmadığına tanıklık ederiz genellikle.

Her şeyin göründüğü gibi olmamasının nedeni bana göre tanımama/bilmeme/mesafedir. Eğer bu mesafe yoksa kişinin ikiyüzlülüğünden gelir. Bir yanda kişinin gerçekte olduğu, yaşadığı sahip olduğu duygu ve düşünceler, diğer yandan da dışa yansıttığı duygu ve düşünceler.

Bunlar genellikle birbirinden çok farklıdır. Bu farklılık arasındaki makas büyüdüğü oranda kişi iç dünyasında huzursuz, mutsuz olur. Makas daraldıkça da kişi huzurlu ve mutludur.

Büyüyen ve gizlenen, görülmeyen makas kişinin ikiyüzlülüğünün sonucu olarak onu mutlu görmemizi sağlarken, kimi zamanda ona itibar göstermemizi sağlar. Unutmamak gerekir ki kişinin değeri yüklediğimiz/yüklediğiniz anlam kadardır. Çok büyük anlamlar yüklediğimiz kimi insanların tanık olunan yaşanmışlıklarla aslında ne kadar küçük insanlar olduklarının farkına varmışızdır.

Kendimize zaman zaman sorular soralım. Çevremizde olan aile bireyleri dahil, dostlarımız, arkadaşlarımız ve normal tanıdığımız insanlarla ilişkilerimiz nasıldır. İnsanlar bizi nasıl biliyor? Onlara verdiğimiz imaj nedir? Onlara verdiğimiz imaj ile kendi gerçekliğimiz, yaşadığımız örtüşüyor mu? İnsanlarla ilişki kurarken veya sürdürürken neleri göz önünde bulunduruyoruz. Mesela ileriye dönük herhangi bir beklentimiz var mı? Bu soruları elbette ki kendi önceliklerimize/ilişkilerimiz göre çoğaltabiliriz. Ve kendimizle aslında hesaplaşabiliriz. Böylece kendi dünyamızı daha huzurlu hale getirebiliriz.

Şunu söylemek mümkün; kendi dünyasında yaşayan insan kendi cennetini de cehennemini de burada oluşturur. Ve bu dünyada çevresiyle oluşturduğu ilişkilenmelerde kendi beklenti ve çıkarlarını gerçekleştirdiği oranda mutlu veya mutsuz olur. Bu beklenti veya çıkar her zaman ekonomik değildir.

Beklentiler ve çıkarlar çeliştiği oranda birbirinden kopmalar, uzaklaşmalar hatta nefret ve dedikodular gelişir. Bu beraberinde pişmanlıklar, geçmişe dönük yakınmaları getirir. Beklenti ve çıkarlar çakıştığı oranda da yakınlaşmalar, arkadaşlıklar, dostluklar gelişir. Aranılan, beklenen bulunmuştur diye bakılır.

İnsan kendi dünyasını kendi beklenti ve çıkarları doğrultusunda oluştururken buna hizmet eden her bireyi, düşünceyi birer tuğla misali örer. Herkesi ve her şeyi kendince belli yerlere konumlandırır ve kendi yaşam çemberini böylece oluşturur. Mesela çok büyük beklenti içerisine girdiği bir kişi ile beklenti ve çıkarları uyuşmadığı noktada yolları ayrılacaktır. Kişiyi kendi dünyasında hangi noktaya konumlandırmışsa etkilenme derecesi o konumun büyüklüğüne veya küçüklüğüne göre değişecektir. Dünyasının merkezine oturtmuş ise o dünya başına yıkılmış olacaktır.

İnsan mutluluk ve huzuru kendi içinde aramalıdır. Gerçekte sahip olduğumuz özelliklerimiz ile dışarıya yansıttığımız arasındaki fark ne kadar az olursa mutluluğa/huzura o kadar yakın oluruz. Yine salt ekonomik değil çevremizdekilere karşı beklenti ve çıkarlarımızı azalttıkça daha sağlıklı ve kalıcı ilişki, arkadaşlık, dostluklar oluşturmuş oluruz.

DİĞER YAZILARI

 

 

PAYLAŞIN
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  

Hakkında admin

Tekrar kontrol edin

Genel-İş’ten iş bırakma eylemi

DİSK Genel-İş üyeler, işçileirin ücretlerinin iyileştirilmesi, ayrımcılığın sonlandırılması, ilave tediye ve kadro talepleriyle birçok kentte ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir